Doğurganlık neden azalıyor?

Türk Alman Jinekoloji Eğitim, Araştırma ve Hizmet Vakfı (TAJEV) tarafından düzenlenen 15. Türk-Alman Jinekoloji Kongresi, 23-27 Nisan tarihleri arasında Antalya’da gerçekleşti…
Polikistik over sendromu, endometriozis, gebelikte aşılama, gebelikte vitamin takviyeleri, beslenme, tedavilerde ‘yapay zeka’dan yararlanma ve ergenlik çağındaki kızlarda jinekolojik rahatsızlıkların önlenmesi gibi birçok önemli konunun ele alındığı kongreyi, 13 ülkeden bin 500’ün üzerinde katılımcı takip etti. Yoğun ilgi gören kongrede bilimsel kurslar da düzenlendi.
Kongre kapsamında; Türk Alman Jinekoloji Eğitim, Araştırma ve Hizmet Vakfı (TAJEV) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü, endometriozis cerrahisinin Dünyaca ünlü ismi Prof. Dr. Ceana Nezhat ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve TAJEV Genel Sekreteri Prof. Dr. Yusuf Üstün gibi alanında uzman isimlerin katılımıyla bir basın toplatısı da da gerçekleştirildi.
FARKINDALIK YARATTILAR
Toplantıda yaptığı konuşmada 30 yıldır düzenlenen kongrenin kadın sağlığını ilgilendiren tüm konuları kapsadığını belirten TAJEV Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü, ‘‘Bu kongredeki amaçlarımızdan en önemlisi; genç doktorları bilinçlendirmek ve eğitmek oldu. Tabii bir konuda farkındalık yaratarak, ülkemizde doğurganlık hızının süratle düştüğüne dikkat çekmek isterim. Dolayısıyla, jinekoloji alanında uzmanlar olarak kadınlarımızın doğurganlığını korumamız gerektiğini’’ dedi.
Dünyaca ünlü EndoMarch’ın (Endometriozis ve Adenomyozis Derneği) kurucusu ve Atlanta’nın en önemli Endometriozis Klinik Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ceana Nezhat da toplantıda kadınlarda yaygın infertilite (kısırlık) nedenlerinden biri olan ‘endometriozis’e (çikolata kisti) dikkat çekti.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Üstün ise; menopoz sürecinde yaşam kalitesini artırma, kadınlarda ve gebelerde demir desteğinin önemi ve mutlaka yaptırılması gereken gebelik aşılarına dikkat çekti. Prof. Dr. Ünlü, Prof. Dr. Nezhat ve Prof. Dr. Ünlü; toplantı sonrası SÖZCÜ’ye özel açıklamalar yaptı…
YEDİĞİMİZ İÇTİĞİMİZ PEK ÇOK GIDA, ÜREME ORGANLARIMIZA DA ZARAR VERİYOR
Ülkemizde infertilite, halk diliyle kısırlık oranlarının hızla arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Cihat Ünlü’ye bunun nedenlerini ve çiftlerin izlemesi gereken yol haritasını sordum… İşte açıklamaları:
– Kadınlarda; yumurtlama problemleri, polikistik over hastalığı, endometriozis (çikolata kistleri), geçirilmiş yumurtalık iltihapları, enfeksiyonlara ya da ameliyatlara bağlı olarak tüplerdeki tıkanıklıklar infertiliteye (kısırlık) neden olabiliyor.
– Erkekte ise semen içerisinde ya hiç sperm bulunmayabiliyor (azoospermi), sperm sayısında-hareketliliğinde azalma ve varikosel görülebiliyor.
– Kadınlar son yıllarda kariyer planlaması nedeniyle çocuk sahibi olmayı erteliyor. İleri yaş da infertilitede önemli bir risk faktörüdür.
– Yediğimiz içtiğimiz besinlerdeki tarım ilaçları, hormonlar, genetiğiyle oynanmış, katkılı, mısır şuruplu, trans yağlı hazır gıdalardan aldığımız zehirli maddeler, ve çevresel kirlilik üreme organlarımıza, yumurta ve testislerimize zarar veriyor.
– Endokrin (hormon) bozucular, plastikler, kozmetikler, radyasyon, alkol, sigara, obezite ve stres de infertilite riskini artırıyor. Dolayısıyla gebe kalma süreçleri uzuyor ve giderek zorlaşıyor.
‘15 milyon spermi olan erkeğe artık ‘müthiş bir adamsın’ diyoruz’
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre; 2001 yılında bir kadının yaşamı boyunca dünyaya getirdiği ortalama çocuk sayısı 2.38 iken, bu sayı 2023 yılında 1.51’ e düştü. Yani çok ciddi bir gerileme var.
1960 yılına kadar yazılan tıp kitaplarında normal bir erkekte 1 mililitrede 250 milyon sperm varken, bu oran mililtrede 15 milyona kadar düştü… Mililitrede15 milyon spermi olan erkeğe artık ‘müthiş bir adamsın’ diyoruz. Dolayısıyla sperm oranlarının azalmasıyla kısırlık problemleri ortaya çıkıyor.
Özetle, her 7 çiftten birinin infertil olduğunu saptadık. Bu çok ciddi bir kamu sorunudur.
YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİYLE DE GEBELİK MÜMKÜN
İnfertilite sorunu olan çiftlere öncelikle yaşam tarzlarını değiştirmelerini öneriyoruz. Onlara ‘Kampa girin’ diyoruz. Tıpkı futbulcular gibi… Bir futbolcu ne yapıyor? Eylül ayı gelmeden Ağustos’ta kampa giriyor, yaşam tarzını değiştiriyor. Yazın geziyor, dolaşıyor, güneşleniyor. Ferrarisiyle dolaşıyor, bir sürü şeyler yapıyor… Ondan sonra diyeti, sporu ve beslenmesine dikkat etmeye başlıyor.
Çiftler de ‘Biz sigaramızı da rakımızı da içeriz’ dememeli. Bazı yanlış alışkanlıklarından vazgeçmeli. İnfertilite sorunu yaşayan kadınlarda en az vücut ağırlıklarının yüzde 5 kaybını istiyoruz. Sigara ve alkol kullanıyorlarsa bırakmalarını istiyoruz. Hazır gıdalardan uzak durmalarını, egzersiz yapmalarını tavsiye ediyoruz.
Yaşam tarzı değişikliğiyle de (sağlıklı beslenme, kilo verme gibi) tedavisiz gebelikleri o kadar çok gördük ki… Yani bazı hastalarda yumurtlamaların bazen kendiliğinden döndüğünü görebiliyoruz. Dolayısıyla tedavide basit çözümler de uygulanmalı. Çok basit yöntemlerle, küçük bir dokunuşla bir kadın gebe kalabilir. Ona önce bu şansı vermek lazım. Bu çok önemli bir halk sağlığı mesajıdır…
Tabbi genç kadınların rahim içi polipleri varsa cerrahi olarak onları çıkararak, basit şekilde yumurtlama bozukluğu varsa yumurtlatıcı hap vererek gebe kalmasını sağlayabiliyoruz. Polikistik overde aynı şekilde yumurtlatıcı tedaviler yapabiliyoruz.
Ancak tüm yine de gebelik oluşmuyorsa çiftlere, vakit kaybetmeden güvenilir bir merkeze başvurmalarını tavsiye ediyoruz. Bugün ülkemizde birçok yerde başarılı merkezler var.
KADINLARA VE GENÇ KIZLARA ÖNEMLİ TAVSİYELER
Prof. Dr. Cihat Ünlü, çocuk sahibi olmayı planlayan genç kızlara ve kadınlar için şu tavsiyelerde bulundu:
– Kadınlarımıza çok geç çocuk planı yapmamalarını öneriyoruz. Yani bir kadın, ‘Ben önce kariyerimi bitireyim, evleneyim, evlendikten sonra iş hayatımda patronlar beni gebe kalmamı istemez. Biraz daha bekleyelim’ dememeli. Hepsi birlikte yürüyebilir. Kanuni hakları var çünkü. Bir kadın çalışırken gebe kalabilir. Birlikte bunu yürütebilir.
– Kadınların çalışma hayatıyla birlikte gebelikler erteleniyor. 40 yaşında yumurta sayısı azalıyor. Geç evlenen hanımlar için de ‘sosyal dondurma’ diye bir kavram var. Yani bize gelen hastalar evli değilse, yaşı da ilerlemişse yumurtaların saklanması için bir alternatif bulunduğunu, devletin bunu onayladığını ancak bir maliyetinin olduğunu dile getiriyoruz. Bu işlemi, yumurta kalitesi yaşla birlikte azaldığı için çok ileri dönemlere bırakmamaları gerekiyor.
– Annesi, anneannesi, ablası erken yaşta menopoza giren genç kızlara mutlaka yumurta rezervlerini ölçtürmelerini tavsiye ediyoruz. Ülkemizde yasal olarak bir kadın ya da genç kız yumurta rezervinin düştüğünü ispat ederse ki bu çok basit bir kan testi ve ultrasonla ispat edilebiliyor. Bekar olsun, evli olsun her kadının yumurtalarını yasal olarak dondurabiliyoruz.
– Adet sancısı çeken, polikistik over sorunu olan genç kızlara, yılda bir kez jinekoloğa görünmelerini öneriyoruz. Bir genç kız, bir genç hanım 35 günden daha seyrek adet görüyorsa ya da 21 günden daha sık adet görüyorsa ‘mutlaka jinekolog kontrolünden geçmeli’ diyoruz. Altta yatan bir problem olabilir. Bunun da en sık nedenlerinden biri polikistik over sendromudur.
İNTERNET ÜZERİNDEN SATILAN ‘MUCİZEVİ’ İLAÇLARDAN UZAK DURULMALI
Çocuk sahibi olmakta zorluk yaşayan çiftler, internette ‘kısırlığa mucizevi çözüm’ gibi başlıklarla satılan ve bitkisel olduğu iddia edilen ilaçlardan uzak dursunlar. Bir site ‘kısırlığa çözüm’ yazıyorsa zaten orada sahtekarlık, yalan, yanlış vardır. Hiç girmemek, tuzağa düşmemek lazım.
ÇİKOLATA KİSTLERİNE DİKKAT!
Kadınlarda önemli kısırlık nedenlerinden biri olan ve çikolata kisti olarak bilinen ‘endometriozis’e dikkat çeken Prof. Dr. Ceana Nezhat, bu hastalığın Dünya genelinde yaygın görüldüğünü belirterek, şöyle konuştu:
Dünya’da her 10 kadından birinde çikolata kisti görülebiliyor. Kısırlık teşhisi konulan hastaların yüzde 50’sinde çikolata kisti saptanabiliyor. Sinsi ilerleyen bir hastalık. Şiddetli adet sancılarında bu hastalıktan şüphe etmek gerekiyor ama bazen mide bulantısı, kusma, yeme bozukluğu, depresyon gibi sıradışı belirtilere yol açabiliyor. Bu yüzden de fark edilemiyor.
Dolayısıyla doğru bir tanı koyabilmemiz için derinlemesine inceleme gerekiyor. Tükürük testi, menstrual kan testi gibi testler geliştirildi; fakat teşhis için çok etkili değilller. Tabii artık her konuda yapay zekayı kullanır hale geldik.
Ayrıca “Endometriozis Danışmanı” isimli bir yapay zeka testi geliştirdim. Her kadın ücretsiz olarak telefonuna indirip kullanabilir. Uygulamada bazı sorularla karşılaşıyorsunuz, o soruları cevapladığınız zaman bir analiz sonucu çıkararak risk oranınızı buluyor. İki ayrı kısmı var; biri kısırlık, diğeri de pelvik ağrı değerlendirmesi yapıyor. Bu testin yüzde 95 üzerinde doğruluk payı var. Bu konuda erken teşhisin önemi büyük. Çünkü geç kalındığında böbrek, akciğer ve bağırsak gibi organlarda da ciddi hasarlara yol açabiliyor.”
GEBELİKTE BU AŞILARI YAPTIRMAK ŞART
Prof. Dr. Yusuf Üstün ise; kadın hayatının üçte birini kapsayan menopozda ateş basması ve geceleri terleme gibi şikayetlerle karşılaşıldığını belirtti. Bu semptomlar doğal karşılansa bile, özellikle Alzheimer ve kardiyovasküler sistem hastalıklarıyla ilişkilendirildiğinden söz ederek, ‘’Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra, hormon destek tedavilerinden korkulmaması gerekir’’ dedi.
Kadınlardaki anormal adet kanamalarına da değinen Üstün, bu sorunun kadınların yaşam kalitesini düşürdüğünü belirterek, şu bilgileri paylaştı:
‘’Hastanın anemik bir şekilde dolaşması bizim hiçbir zaman istemediğimiz bir şey ama sadece Türkiye’de değil dünyada da bu böyle… Kadınlar bunu normalleştiriyor. Fazla kanama nedeniyle anemikler ama bu normalmiş gibi davranıyorlar. Halbuki gebe kalmadan önce hem sosyal hem iş yaşamında aktif bir şekilde devam etmelerinin önüne geçiyor. Çünkü böyle bir kadın daha çabuk yoruluyor, bazı şeyleri yapmaya isteksiz oluyor. Bu nedenle kansızlıklarını gidermek için demir takviyesi mutlaka kullanmalılar diyoruz. Gebe kalmadan önce aneminin düzeltilmesini de mutlaka öneriyoruz.”
Aşıların önemine de dikkat çeken Prof. Dr. Üstün, bu yönde de şu tavsiyelerde bulundu:
‘’Gebelikte Tdap (tetanos-difteri-boğmaca aşısı) ve influenza aşıları hayati önem arz ediyor. Bu nedenle mutlaka yaptırılması gerekiyor.
Cinsel yolla bulaşan ve rahim ağzı kanserine yol açan HPV virüsüne karşı da aşılanma çok önemli. Aşılama oranlarının çok yüksek olduğu Avustralya’da hastalık şu an sıfırlanmadı belki ama çok azaldığı iddia ediliyor. Çünkü orada erkekleri de aşılıyorlar.
Dokuzlu aşı şu an ülkemizde var. Onu çok beklemiştik. Biraz geç geldi ama artık var. Tüm kız çocuklarının aşılanması öneriliyor. Maalesef pahalı bir aşı. Aşının diğer aşılardan hiçbir farkının olmadığını söyleyebiliriz. Aşı karşıtları bununla ilgili çok fazla demeçler verip, ölüm bildirildiğini söylüyor. Yumurtalık rezervini azalttığını ileri sürüyorlar. Biz ise hep kanıta dayalı tıp konuşmak zorundayız diyoruz. Elimizde kanıt olmadan ortaya çıkıp şu şunu yapıyor bu bunu yapıyor demememiz gerekiyor. Şu anki veriler bu aşının kesinlikle zararlı olmadığı yönünde.’’
Bu habere emoji ile tepki ver
Haber Kaynak : SOZCU.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”